17 Mayıs 2017 Çarşamba

15 - İSTEK


Dur yağmur
  yağma !
ıslanmasın ağaçlarda dallar

Yağma dur
  yağmur!
ıslanmasın bu göl
            ıslanmasın bu balıklar

Yağma yağmur
  dur !
ıslanmasın gülümün yaprakları
            çürümesin  dallarda çiçekler

Şafakla gelen güneşe yol ver de geçsin
geçsin de
insan gibi
insanoğlu insan gibi doğsun kalbimize.

                        4 Haziran 1988 Yedi Göller


14 - EV


Ötelerde bir ev var
beton yığınların arasında
                        küçük bir ev bu
                        -bizimkine benziyor epeyce-
Ötelerde bir var
            içinde bir gül
            beton yığınları arasından fışkırmış
            yaşam dolu yaşam veren
            güzel ufacık bir gül bu.
           
Demin, ismini kazıdım toprağa o gülün
kazıdım,
eker gibi  tohumları toprağa
"yaşasın yaşam"ı 
            "yaşasın özgürlük
                        "yaşasın büyük insanlık
                                         kazır gibi
                                                           anlıma.

                        16 Haziran 1988 Beytepe


13 - " O "


Ve artık kopunca ondan
vurdu mızrap  tellerine toprağın
sancılar sarar da durur mu rüzgar ?
kalktı ses eyledi durgunluğunu suların

Ama ölümcüldü evin içinde rüzgar
kırgın boyunlarıyla ölümcül kuğular
sımsıkı tutuldu göğün havasıyla

Yenilgi miydi bu
yengi mi
karmaşık ve anlamsız

O yalnızca boşluk ve kuru çatışmaydı herkesçe
oysa omuz verseydi giderayak sevdalara
üstünlüğü onda olacaktı onurun
Şimdiyse yalnızca çemberin üzerinde kavgası
ne  denli hızlanırsa
o denli geriliyor ileriye.

1988

12 - MUTLULUĞUN TÜRKÜSÜ


Bugün pek mutluyum dostlar
işte açtım yüreğimin kapısını
hadi gülüm bitsin bu yabancılık
yensin o müthiş uyum
yensin bu kahredici yabancılığı

Bak,  kopardım zincirini dilimin
döktüm içimi doya doya
nasıl da açtım bir gülümsemeye
doydum.
nasıl  da korkuyordum ayrılmaktan
böylece dargın


Ama bitti gayrı
bitti bunların hepsi
güle güle yabancılığımız
dönme bir daha buralara

Selam sana o müthiş uyum
gel otur gitme bir daha

Bitti  gayrı ayrılığa ağlamalar
kapalı yüreğimin o pas tutmuş köşelerine
vurdu ya güneşin yaşam veren ışıkları
değmen  artık keyfime

Tutun dostlar beni
                                tutun.
Ölüveririm hani mutluluktan
düşüveririm kollarınıza

Kazıyın  bugünü dağa, taşa
kazıyın elinize, yüzünüze
bugün, gülüme gül verdiğim gündür
gülümden yaramın şifasını bulduğum gündür


Kazıyın bunu dostlar
kazıyın en ıssız köşesine varana dünyanın
silinmesin,
unutulmasın şu toprakta
bugünün bıraktığı izler.

                        10 Haziran 1988 Ankara


11 - DİRENÇ TÜRKÜSÜ


Gülemedi gözlerim gülemedi
denedi çok denedi
                        yine de gülemedi gözlerim
yağmur yağdı ıslak ıslak üstüme
            ıslandı gözlerim
                        yağmur damlalarıyla toprağa süzüldü
                                   sarmaş dolaş mavi suları
daha bıkmadım sana ağlamalardan
çevrendeki dikenler
yüreğimde derin yaralar açtı belki
ama bu yürek var ya
                         bıkmadı daha üzülmelerden
gecelerim uykusuz geçebilir
varsın geçsin
dilimde tüy bitebilir seni anlatmalardan
ağzım dilim kuruyabilir
varsın bitsin tüyü dilimin
            varsın kurusun ağzım dilim
                        daha bu dil seni konuşmalardan bıkmadı.

Bu yürek,
bu yürek  bıkmadı bugünleri yaşamaktan
yanık güllerden umut kesmedi
hiç umudunu kesmedi güllerinden

Giderayak bu şehirden
bıkmadı, bıkamadı  hasretliğinden
                        sessizlikten ve sensizlikten
bıkmadı, bıkamadı gülüm
           bu gözler seni görmelerden
                         seni seyretmelerden.


                        4 Haziran 1988 Ankara

10 - YALNIZCA ÖZLEM


  
Buralardan oralara sesim geliyor mu gülüm
seni haykırıyorum yırtılasıya boğazım
duyuyor musun ?

Seni yazıyorum dağa, taşa, göğe
okuyabiliyor musun ?

Bulutları tutuyorum gökyüzünden
gürlesinler diye
herkes duysun seni diye
Seni düşünüyorum tükenesiye aklım
sen de beni düşünüyor musun ?

Koşuyorum sana çatlayasıya
bekliyor musun beni
bekler gibi güneş dolu yarınları ?

                        16 Mayıs 1988 Kütahya


9 - BEKLEYİŞ


Sevdalı bir sessizlik içinde
akıp gidiyor günlerim
anıların bir ucu günlük güneşlik
bir ucu gece.

Her bir yanı sızlar yüreğimin
ağlar sensizliğine gözlerim
daha bir abanır yalnızlık omuzlarıma
her geçen gün artar kalp ağrısı

Anla beni
hoş gör savrukluğumu gülüm
belki yeni gelen günle
açılır dilimin dili
doyasıya anlatırım yalnızlığımı
anlatırım
sensizliğin ezici ağırlığını
işte diye gösteririm yaramı
çünkü senden bekler şifasını
ve bilirsin gülüm
aslında "yabancılığımızın
korkunç bir uyum olduğunu".


                        Mayıs 1988 Ankara

8 - BİN GÜLÜMSEYİŞİN ÖYKÜSÜ


Dağlarında  memleketimin
yaşar yeşilli kahverengili dallar,  geleceğe
telli  duvaklı bir gelin gibi tepelerinde
yeller eser delice

Sevdalık zor iş be kardeşim
bu dağlarla bu memleketle
sevdalık zor be kardeşim
bu sevdalıyla bu ilkyazla
içim durmaz içimde usluca
dolanırım, başımda güllerim taç
türkümü söylerim yalın kılınç dilimle
yeşil yemyeşil bir çayırda kahverengiye aç


Gökyüzünde kucaklaşmış iki gökkuşağı
yüzüme vuran sesi dinler kulaklarım
gülüm canlandığında gözlerimin önümde
sevdasını göğsümde bin gülümsemeyle taşırım.

1988

7 - YİNE HASRET


            Memleketimin nazlı gülü
gel.
            sancım yağmur oldu sarar seni
            yeşerir bahçemde pembe gülüm
gel.
            bu sevda var eder beni
            bedenim ruhum sende.
gel.

                        Nisan 1988 Ankara