Koşarsın koşarsın da,
kuş tüyünden yastığa
düşürüp başını
gömersin ya yorgun gövdeni kocaman yatağa
sonra buz gibi su getirirler
içersin ya kana kana
dalıp uykulara, tatlı tatlı rüyalar görürsün ya
uyanıp, yanında sevdiğini bulur
uçarsın ya sevincinden havalara
aradığım buydu işte yaşamdan yana
Kuş ötüşü ezgisi gibi tatlı ve coşkulu bir dil
ceylan gözleri gibi ürkek gözlerinde bakışı
Ah ..! Kim bilir
kaç delikanlı duydu bu heyecanı içinde
kaçı kavuştu
kim bilir?
Yırtılan bir deniz, döğülen bir dağ eteği
köylü gibi çalışkan, işçi gibi üretken
ve gönlümün ateşiyle dağlanan garip diyar
götürür acılı yüreklere bir damla şifalı şerbet
gel
ey
canım
sevdan yüreğimde kömürleneyim der.
Bir gün, şu yoksul
diyarın zengin pınarcıklarına
getireceksen tomurcuklarıyla gülüşünü
bir damla da direnç getir yalnızlığıma
filizlenen dallar yükselince göğe doğru el-
bet kalmaz renksiz
güler gölgesinde iki yürek
Ama bak ağlıyor dalda sabah kuşları
neden?
bu kaçıncısı ?
bilemem
ne ağacım var ne gölgem
Oysa hala tomurcuklar var bu topraklarda
yazık. Kurudu her şey susuzluktan
senle gelir yaşam suyu damarlarıma
gel
ey
canım.....gel !
7 Temmuz 1988 Ankara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder