9 Haziran 2017 Cuma

24 - SABAHIN İÇİNDE

Bir kıvılcım kondu ellerime
sevda çiğ gibi çöreklendi
gün zamansız geldi karalandı üstümde
bir kuş yankıladı resimli pencerelerimi

Güvensiz bir çocuk gibi
başı öne eğik
akıl almaz bir sevdayla geldi
oturulup yıllarca konuşulan bir andaç gibi
kestane gözleri açıldı, kapandı önümde
tadına varılmamış bir gülümseme gibi,
kısa ve derin.

Birden çırpındı kanatlar
yırtıldı sonbahar
ve birden kapandı üstüme
leylak kokulu kırlarda ipekten ırmaklar

Kıvrımlı albümlerin tozları uçuşup da genzime
yüzümde ölen kahkahalara ağladılar
ayrımına varamadım
artık o içimi kemiren tanıdık serinlik
doğurgan bir hece oluyordu gecelerimde
her gün pek daha güzelleşmekte olan bu kış
bu sevda, bu uzaktan duyulan ten kokusu
yerleşti kurak sevecenliğime

Sonra bir sabah daha geçti karanlığımdan
artık
kirli bir öfkeyle kucak kucağa
                                          bir acı sevdayla
                                          iç içeyim.

Nasıl demeli?
ben nasıl yaşıyorum
böyle hafif böyle ağır.

                        20 Kasım 1988 Ankara


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder